Kürk Mantolu Madonna



Kalemine aşık olduğum bir insan Sabahattin Ali. Şiirleri olsun romanları olsun , Türk edebiyatında büyük etki yaratmış birisi... Kürk Mantolu Madonna'yı okurken hayal gücüyle birlikte muhteşem kalemini birleştirmiş olan yazar, kendisine ve kitabına, insanı hayran bırakıyor. Şimdilerde yazmakta olduğum romanımda da kullandığım ve alıntı yaptığım kitaptan beğendiğim cümleleri paylaşmadan önce kitabın içeriğine bir göz atalım:1943 yılında yayınlanan kitabın baş kahramanları Raif efendi ve Maria Puder'dir. Başta Raif Efendi orta yaşı geçmiş haliyle karşımıza çıkıyor. Hikayeyi anlatanın gözünden Raif Efendiyi görüyoruz. Başta ne olacak, bu hikaye nereye gidecek diye merak ediyorsunuz. Sonrasında içine kapanık, melankolik bir adam olan Raif Efendi'nin o muhteşem ve gizemli geçmişini öğrendikçe kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Gerçekten de bir adamın içine bu kadar kapanık olup hayal gücü sayesinde hayata bağlıyken bir gün tabloda aşık olduğu figürün gerçek hayatta karşına çıkması ve her şeyi değiştirecek olan olayların yaşanması okuyucu kitaba daha çok bağlıyor. Bir de bakıyorsunuz ki kitap bitmiş ve siz ağlıyorsunuz. Elbette Raif Efendi'nin geçmişini onun yazdığı günlükten öğreniyor okuyucu. Sabahattin Ali, bir karakterin hislerini, duygu ve düşüncelerini okuyucuya  geçirmeyi, bizim hissetmemizi ve sanki yaşarmışcasına olanlara sesli tepkiler vermemizi sağlıyor. Bu gerçekten onun ne kadar iyi bir kaleme sahip olduğunu gösteriyor. Büyük bir ihtimalle daha yıllar boyunca en çok satılanlar listesinden inmeyecek bir kitap Kürk Mantolu Madonna...Kitabın hikayesi ve akışı kadar güzel ve başarılı olan bir diğer şey de Sabahattin Ali'nin kullandığı o yalın dil ve müthiş cümleler. Özellikle aşk acısı çeken insanlara"vay be" dedirten o güzel cümlelerinden bazılarını paylaşmak istiyorum:
-”Dünya’nın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!... Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?”
-“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde fakat her şeyden habersiz yaşayıp gidecektim.
-“Ona söyleyeceğim ne kadar çok şeyim vardı. Bunların bütün ömrümce konuşsam bitmeyeceğini sanıyordum.”
-"Ah! Maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın  konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?”  
-"Ne olur? Anlaşamayacağımızı anlarsak veda eder ayrılırız.. Bu o kadar mühim bir felaket mi? hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz?"
-"Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan, bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?" 
-“ İnsanlara kızmama imkan yoktu, çünkü insanların en kıymetlisi, en iyisi, en sevgilisi bana en büyük kötülüğü etmişti, diğerlerinden başka bir şey beklenebilir miydi? İnsanları sevmeme ve onlara tekrar yaklaşmama da imkan yoktu; çünkü en inandığım, en güvendiğim insanda aldanmıştım. Başkalarına emniyet edebilir miydim?”

Yorumlar

Popüler Yayınlar