Fahrenheit 451- RAY BRADBURY







 Favori kitaplarım arasında yer alan bu kitap, yazarı Abd'li bir yazar olmasına karşın bölümümüzde okutulmuştu. (İngiliz dili ve edebiyatı bölümünde İngiliz edebiyatından sonra Amerika tarihi ve edebiyatı da az da olsa gösterilmektedir.) Bu efsane kurgusal kitabın yazarı Ray Bradbury'dir. 1953'te yayınlanan bu yapıtın irdelediği çok önemli noktalar vardır. Kitabın konusundan bahsetmek gerekirse:

   Guy Montag 30'larının başında olan bir itfaiyecidir. İtfaiyeci dememe aldanmayın. Kitaptaki itfaiyeciler yangını söndüren itfaiyeci değil, kitapları yakan itfaiyecilerdir. Kitabın isminin 'Fahrenheit 451' olması da kitap kağıtlarının yanıp tutuştuğu sıcaklık derecesinden gelmektedir. Bu itfaiyecilerin  kitapları yakmasının nedeni kitaptaki dönemin oldukça gelişmiş ve ilerlemiş bir dönem olmasıyla beraber kitapların ve işe yarar şeylerin yerini televizyon, ilaçlar ve kimi teknolojik aletlerin almış olmasıdır. Ayrıca totaliter yani baskıcı devletin artık insanların davranışlarının yanı sıra düşüncelerine de hükmetmesiyle birlikte kitaplardaki derin bilgilerin insanların zihinlerini  etkileyeceklerinden korkmalarıyla tüm kitapları yaktırmaları ve kitap okumanın yasak olmasına  neden olmuştur. O dönemde, bu yüzden popüler bir meslek olan itfaiyecilik görevi evinde kitap bulunduran insanların evlerinin ihbar edilmesiyle hemen o eve giderek kitaplarla birlikte bütün evi hatta gerekirse içinde yaşayan insanları da yakarak yok etmektir. Çünkü kitap okumak veya bulundurmak kesinlikle yasaktır. Bunu gören ve ihbar etmeyen insanlar da cezalandırılacaktır.

Baş karakterimiz Guy Montag'ta 12 yıl kadar bir süredir bu görevde yer almaktadır. Eşi Mildred ise ilaçlara bağımlı ve televizyon başından ayrılmayan bir kadındır. Montag'ın hayatı, bir gün on yedi yaşındaki komşularının kızı olan Clarisse ile tanışmasıyla değişir. Clarisse o dönemin insanlarından oldukça farklıdır. Daha ilk konuşmalarından bir farklılık sezer Montag. Clarisse o kadar farklıdır ki robotlaşmış bu kasabadaki insanlara deli olarak görünmektedir. Çünkü insanlar duvarlarına yerleştirmiş oldukları birden fazla televizyonlarının önünden ayrılmazken, Clarisse yerdeki yaprakları ve gökteki yıldızları saymaktadır. Çiçeklerden, hayallerden, bazi kitap içeriklerinden bahseden Clarisse, Montag'ın ne kadar mutsuz bir yaşam yaşadığını hissettiğini anlamasını sağlar. O andan sonra Montag hep Clarisse'n dediklerini düşünmeye başlar fakat itfaiyeciliği de devam eder ta ki Clarisse'n öldürüldüğünü duyuncaya kadar...

Asıl olay bu noktadan sonra başlamaktadır. Montag kendi içinde verdiği savaş yüzünden yatağa düşer. Niye mutsuzdur?  Neden korkuyordur?  Bu noktadan sonra Montag'ın isyanını ve totaliter rejimin dayattığı bu yasaklara karşı gelmeye başladığını görmekteyiz. Montag yoldan çıkmamıştır, aslında kendini Clarisse sayesinde bulmuştur. Elbetteki dayatmacı bir devletin kölesi haline gelmiş en yakınınız bile bir gün sizi sırtınızdan vurabilecektir. Montag'ın büyük bir merakla bulunması zor olan kitapları çalması ve onları okuması sonucu ihbar edilmesiyle hain damgası yemesi ve bununla beraber yeni bir yol çizmek adına bir şeyler yapmaya çabalamasını kitabın sonuna doğru göreceksiniz.



DURUM ELEŞTİRİSİ

  Kitaba dair; ilk okuduğumda çok etkilenmiştim fakat iyice hatırlamak için bir kaç gün önce tekrar okudum. Bu sefer daha tatminkar oldu diyebilirim. Yazarın anlatmak istediği ve vurgulamak istediği şeyler o kadar mühim ki kitabın en iyi distopya-ütopya yapıtlarından olmasını sağlamıştır. Kitaptaki Clarisse karakteri çok önemli: Genç kız bütün insanlardan farklı olduğu için dışlanıyor ve psikiyatriste gönderiliyor. Sahip olduğu bilgiler ve düş gücü yüzünden tehdit oluşturduğu düşünülerek ortadan kaldırılıyor. Montag'ın gözündeki perdeyi kaldırmasını sağlayan Clarisse oluyor. Basit ama mutluluk verici şeyleri Montag'a anlatan ve anlamasını sağlayan Clarisse, Montag'ın mutsuz olduğunu anlayan ve onun da anlamasını sağlayan tek insan olduğu için Guy Montag da büyük bir etki bırakıyor. Bu noktadan sonra Montag'ın hayatı eskisi gibi olmuyor çünkü Clarisse ile tanışmadan önce egemen sağlamış yasalara uyan, bazı şeylerin manasını irdelemeyen ya da buna cesaret edemeyen, mutsuz, anlamsız bir hayat yaşıyor Montag.

Kitabın sonunda Montag tanıştığı yaşlı, bilgi sahibi adamlarla konuşurken, içlerinden biri kitapların şu an yakılmış ve yok olmuş olsalar dahi okudukları kitapların şu an beyinlerinde yer ederek saklandığını söylüyor. Yani Shakespeare'in eserini okumuş ve aklında tutmuş kişi Shakespeare olurken bir diğeri Byron'ın şiirlerini bildiği için Byron oluyor. Böylece kitaplar aslında hiç yok edilmemiş oluyor.

   Kitapta eleştirilen totaliter rejimin insanları nasıl robotlaştırdığını görmekteyiz. Günümüzde devletlerin en büyük aracı haline gelmiş olan medya ve teknolojinin de insanların beynini nasıl yıkadığını ve onları korkutarak yön vermekte olduğunu göstermektedir. Bu size tanıdık geliyor mu?
Paul Virilio ve Frankfurt Okulu'nunda bahsettiği gibi (Medya ve) Teknolojinin, devletin kontrolü altında kalarak aslında otoritenin düşüncelerini kitlelere aktardığını ve benimsettiğini kitapta da görmüş oluyoruz. Otoriteye karşı çıkan bireylerin ise nasıl cezalandırıldığı hakkında bilgi ediniyoruz. Kitapta, salonlarının duvarlarındaki büyük ekranlarla beyinleri yıkanan insanlara şahit oluyoruz. Bunu en çokta Montag'ın eşi Mildred' de görmekteyiz. Ayrıca sansürün ve baskının neden olduğu korkunun insanları ne hale soktuklarına da bir kez daha şahit oluyoruz. Kitaplara sansür getirilmiş yani bilgiye, öğrenime yasak konulmuş bir düşünce sistemini düşünün. Kitapta otorite, insanların düşünmesine, yeni şeyler edinerek söz sahibi olmasına veya edindikleri bilgiyle yükselerek tehdit oluşturmalarına engel olmaya çalışıyor. Böylelikle cehalet ve yozlaşma meydana geliyor. İnsanların savunacakları kendi fikirleri olmuyor ve sürü halini alan kitlelere dönüşüyor. Bu da egemen otoritenin oldukça işine yarıyor.




SEMBOLLER:

   Ateş,sıcaklık: Ateş genelde kızgınlığı, yıkımı, yeniden başlayışı temsil etmektedir. Romanda Beatty ve diğer itfaiyeciler ateşi yıkım ve yok etme için kullanmaktaydı. Montag gerçeklerle yüzleştiği ve Clarisse sayesinde kendi benliğini keşfetmeye başladığı zaman hastalanmış ve ateşi çıkmıştır. Aynı zamanda romanın sonuna doğru Montag karşılaştığı yeni insanların ateşin etrafında oturup ısındığını gördüğü zaman ateşin ısınmak için de yani yakmak dışında iyi bir şeye hizmet ettiğini de farketmiştir.

Hayvanlar ve mekanik aletler: Mildred ilaçları fazla alıp intihar ettiğinde kanını temizlemek için gelen adamların kullandığı teknolojik alet hortum şeklinde bir yılan benzetilir. Helikopterler Montag'ı aramaya çıktığında aynı uçan ve vızıldayan böceklere benzetilir. Ayrıca kitapta önemli bir eden mekanik tazı(mechanical Hound) robottan yapılmış ölümcül bir köpektir. İğneleri vardır ve ağzına aldığı herşeyi parçalar aynı zamanda kokusunu aldığı avı bulur. Bu mekanik aletlerin doğayı bozduğunu, otoritenin emriyle çalışarak hareket ettiğini görürüz.   
                     
  
Çıplaklık: Montag'ın nehire girmeden önce çırıl çıplak soyunarak başkasının kıyafetlerini giyinmesi artık eski kimliğine veda ederek yeni bir insan olması anlamına gelmektedir.

Elek ve kum(the sieve and the sand): Kitabın ikinci bölümünün adı olan elek ve kum Montag'ın küçükken yaşadığı bir hikaye ile başlar. Eleğe ne kadar kum koysada onu kovaya doldurana kadar elekten süzülmesi ve bunun sonucu ağladığını hatırlar Montag.Buradaki kum Montag'ın aradığı gerçekliktir, elek ise gizlice ve zamana karşı başarmaya çalıştığı durumdur. Yani Montag'ın yasak olmasına rağmen İncil'i bulup onu okuyabilidği kadar hızlı okumaya çalışarak aklında birşeyler kalması için çabalaması durumuna benzetilir.

Anka kuşu (The Phoenix:)  Granger ve diğerleri, savaş esnasında bombalanan şehrin küle dönüşmesini görürler. İnsanoğlu anka kuşu gibi tekrar küllerinden doğarak yapılanır ve ayağa kalkmaktadır. Bir hata yapıldığı zaman bir daha yapılması zordur.

PARADOKS:
Mildred'in bedenen hayatta olması fakat ruhen orada olmama durumu fazlasıyla ele alınmıştır(yaşayan ölü)
Montag'ın itfaiyeci iken aynı zamanda kitapları okuyor olup kendi içinde çelişkiye düşmesi.

TEMALAR:
Sansür
Bilgi vs Cehalet

(Bu sahne kitapta yer almakta ve kitaplarını terk etmek istemeyen kadını itfaiyeciler acımadan eviyle birlikte yakmaktadır.)

Yorumlar

Yağmur & Serhat dedi ki…
Merhabalarr,
Blog keşif etkinliğinden geliyorum :)
Sizi takibe aldım,bende bloguma beklerim :)
http://yagmur-serhats.blogspot.com.tr/

Popüler Yayınlar